Bayan Xiang bir ilkokul öğretmeni. Zamanında bağırsak kanseri teşhisiyle ameliyat olmuş. 2 yıl sonra da kemoterapi almış. Kanser iyileşmediği gibi böbreklere sıçramış. Kanserin olduğu sol böbreğin alınması gündeme gelmiş.
Böbreklerinden birini feda etmek hayatını kurtarabilirmiş ancak kesin çözüm de değilmiş, ancak o an için yapılabilecek tek şeymiş.
O sıralarda Çigong’un mucizevi şifa gücünden haberdarmış ama yine de herşeyin en iyisini doktorların bileceğine inanarak böbreğiyle vedalaşmaya karar vermiş. Böbreği gidince bütün dertlerinin de gideceğine inanmış.
Ancak 3 ay sonra kanserin bu sefer mesaneye atladığı görülmüş. Çok zayıf olduğu için ameliyatı kaldıramayacağı düşünülerek bu seçenekten vazgeçilmiş. Kemoterapiden başka seçenek yokmuş. Ama daha önce de kemoterapi olmuş ve hiç faydası olmamışken, neden şimdi yine bunda ısrar ettiklerini anlamamış. Hiç umudu kalmamış.
Aklı yine Çigong’a kaymış. Daha önce birkaç basit Çigong formu denemiş ama hem fayda görmemiş hem de sebat etmemiş. Merkezde öğretilen Zhineng Çigong’u gerçekten merak etmeye başlamış. Kocasından onu Merkeze götürmesini rica etmiş. Kocası oraya ulaşmanın trenle günler süreceğini, bunu gerçekten isteyip istemediğini sormuş. “Ya yolda ölecek olursan?” diye de sormuş.
“Öleceksem trende öleyim!” diye cevap vermiş. Artık tek umudunun Çigong olduğuna inanmış ve cesur bir şekilde trene binmiş. Merkeze adım attığında hasta değil de öğrenci olarak çağırılması çok hoşuna gitmiş. Harika hissetmiş. Hasta yatağında ölümü bekleyerek yatarken, burada deli gibi antrenman yapıyor olmak bambaşka bir duyguymuş. Çalışmalar esnasında rahminden kan geldiği zamanlar olmuş ama takmamış, çalışmalara devam etmiş.
Doktora neden görünmediğini soruyoruz. “Ne doktoru?” diyor. Orada herkesin kendi doktoru olduğunu ekliyor. Yatalak durumdan bu enerjik duruma geçmiş olmak bile onun için son derece inanılmaz bir şeymiş. Bu yüzden sadece çalışmalara odaklanmış. Başına gelen her ağrı sızıyı da antrenmana ve Çi’nin iyileştirici gücüne bağlamış. Her gün kendini daha da enerjik hissetmeye devam etmiş. 3 ay içinde ise mesanesinde kanserin yok olduğunu haber veren doktorları olmuş.
Tümörleri gitti diye koyvermemiş. Savaşa ve mücadeleye devam etmiş. Bu mücadelenin ise öleceği güne dek sürmesinde kararlıymış.
Neden diğer formlardan değil de bu formdan özellikle fayda gördüğünü merakla soruyoruz. Bu formdaki enerjinin çok yüksek olduğunu ve beraber çalıştıkları için grup şifasının katlanarak daha da etkili olduğunu söylüyor.