1994 Ağustos’unda rutin testlerden sonra doktorları Bay Shu için acı teşhisi koydu, ama o bunu uzun bir süre öğrenmedi.
Check-up’tan sonra karısı ona aniden çok iyi davranmaya, bir dediğini iki etmemeye başlamış. Hatta her zaman çok gitmek istediği Çin Seddi’ne gitmeyi bile teklif etmiş. Bu teklifi yaparken de Çin Seddi’ne yakın bir yerde insanların kendi kendilerini iyileştirdiği bir Merkez’den de bahsetmiş.
İşkillenen kocası yakında iyileşecekse binlerce kilometre uzaktaki yere gitmenin anlamsız olacağını söylemiş. Karısı da asıl amaçlarının Çin Seddi olduğunu, oraya kadar gtimişken meraktan uğramaları gerektiğini söylemiş.
Sonunda Çin Seddi’ne gitmişler ancak yürüyüş esnasında çok yorgun düşmüş ve ardından iştahını kaybetmiş. Acaba kendinden saklanan birşey mi var diye şüphelenmeye başlamış. Sonra da, Merkez’e doğru yol aldıklarında bu kez iyi olma umuduyla içini mutluluk kaplamış.
İçeri adım atar atmaz kendini evinde hissetmiş. Çok yorgun olmasına rağmen programı öğrenip katılmaya karar vermiş. 3 gün içinde hemen aşama kaydedip iştahı yerine gelmiş, çok güzel beslenip enerjisini toplamış. Lao-Shi’nin kitaplarından birini bir çırpıda okuyup Çi’ye olan inancı artmış ve derslere daha şevkle girmeye başlamış. Çi’yi heryerinde hissetmenin mutluluğunu yaşamış. İyileştiğini hissediyormuş.
Peki o zamana dek hiç mi hastalığını öğrenmemiş? Hayır. 24 günlük çalışmanın sonunda stajer bir uygulayıcı onun üzerinde Çi çalışması yaparken onun elindeki doktor raporunu görmüş. Karaciğer kanseri! Haberi duyunca şoka uğramış, bu kadar kötüsünü beklemiyormuş. Ama o kadar iyi hissediyormuş ki, kanser ya terketmek üzere yada çoktan terk etti diye düşünmüş.
Birkaç gün sonra meraktan ultrason altına yatmış ve doktor mutlu haberi vermiş, tümörden eser kalmamış. Bunu zaten çoktan hissetmiş ama emin olmak onu mutlu etmiş.
Peki iyileşmek için nasıl bir yöntem geliştirmiş? İmgelemeye ağırlık vermiş. Her nefes alışta ve açma hareketi yapışta gözkyüzünü hayal etmiş ve her kapama hareketinde de nefes verirken Çi’nin tepeden tırnağa bedenine girdiğini ve tüm vücudunu kapladığını düşünmüş. Sanki evrenle bir olmuş.
“Tekrar Pekin’e gelirseniz planınız ne olur?” sorusuna “Çin Seddini görmek olur” demiş. “Zaten görmediniz mi?” sorusu gelince de “Evet ama yeterince güçlü tırmananamıştım, rövanş istiyorum” demiş.