1985’de Bay Yu böbrek taşları için iki ameliyat geçirmiş. 6 yıl sonra ise ağrıları tekrar başlamış ve doktorlar içindeki beş adet taş yüzünden böbreklerin şekil değiştirdiğini farketmiş.
Doktorlar bu yüzden ameliyatın riskli olabileceğini söylediklerinde Bay Yu bunalıma girmiş. Sadece ilaç verip acılarını hafifletmekten başka yapacakları birşey olmadıklarını ifade etmişler.
Şansını başka hastanelerde, bitkisel şifalarda, akapunturda ve şifacılarda arayan Bay Yu, o kadar para vermesine rağmen hiçbir sonuç alamamış. Taşlar ise her geçen gün daha da büyümeye devam etmiş.
Kızının kaynanasının beyin tümöründen Çigong ile kurtulduğunu öğrenince ilk kez elle tutulur ve güvenebileceği alternatif bir şans çıkmış karşısına. Şimdiye dek parklarda pek çok insanın bir arada Çigong yaptığını görmüş ama sanmış ki sabah egzersizi tadında hareketler yapıp sosyalleşiyorlar ve ufak tefek rahatsızlıklarını iyileştiriyorlar. Ama bildiği birinin iyileştiğine şahit olunca Çigong yapmaya karar vermiş.
Merkeze gelerek yoğun bir şekilde sebatla çalışmalara başlamış. Günde 15 saat çalıştığı olmuş. Grupla çalışmadığı zamanlarda dahi boş durmamış ve elleri kapa aç hareketlerini hiç aksatmamış.
Ellerinin her hareketinde böbrek taşlarının sonsuzluğa gittiğini ve yavaş yavaş yok olduklarını imgelemiş. Bir akşam dinlenme odasına yine bu el hareketlerini yapmaya gittiğinde böbrek taşlarıyla konuşmaya başlamış ve onlara “yok ol”, “yok ol”, “yok ol” tarzı emirler vermeye başlamış. Birden çok feci sancılar girmeye başlamış ve birşeylerin olduğunu hissetmiş. Ama bu birşeyin iyi yönde olduğuna adı gibi eminmiş. Tüm sancılarına ve acı çekmesine rağmen… Saatler sonra tuvaletteki dışkısında taşlardan kurtulduğuna şahit olmuş.
Hayretle bunun gerçek olup olmadığını soruyoruz. “Evet!” diye yanıtlıyor ve cebinden bir paket çıkarıp açıyor. İçinden küçük bir şişe çıkıyor ve şişenin içindeki taşları bize sırıtarak gösteriyor.
Sonra merkezin holündeki diğer şişeler dikkatimizi çekiyor. Benzer şekilde taşlarından kurtulanların şişeleri. Altındaki yazı ise daha enteresan: “Önce dostluk, sonra rekabet!”
Elbetteki hastalığından kurtulan herkes birer “kazanan”.