Bayan Li, 21 yaşına bastığında her gün aynı saatte kendisini ziyaret eden baş ağrılarının farkına varmış. Her sabah saat 9:00 ile 11:00 arası sektirmeden gelen başağrısı takipeden 27 sene boyunca da hiç gitmemiş.
Hergün 6 ağrıkesici hapla ancak ayakta duran Bayan Li, ilaçların etkisiyle de sabah mı akşam mı onu bile karıştırır olmuş. Bir de hafıza kayıpları eklenmiş.
Bunları başka hastalıklar da takip etmiş. Bütün iç organları nerdeyse sorunluymuş. Bir tek pankreas ve dalak aynı değil, sırasıyla problem çıkarıyormuş. Yüksek tansiyon, damar sertliği, böbrek ve mide rahatsızlığı, bağırsak enfeksiyonu, tüberküloz, eklem hastalıkları ve daha nicesi…
Gezmediği hastane, çalmadığı kapı kalmamış ama doktorlar ondan da umutsuzmuş. Her akşam tek bir pozisyonda uyuyabiliyormuş. Kazara başka yöne döneyim dese hastanelik oluyormuş. Bu yüzden de ona göz kulak olacak illaki biri yanında refakat edermiş.
Ona parklardaki yüzlerce insandan hiç etkilenmedi mi diye soruyoruz. “Evet” diyor, “gözü kulağı olan herkes onları görüyor ve haberlerini alıyor, ancak ben yakamı doktorlara o kadar kaptırmıştım ki, alternatif başka bir adım atacak gücüm ve enerjim yoktu” diye ekliyor. Yavaşça kaynayan sudaki kurbağa gibi hissetiğini söylüyor.
Birgün komşularından birinin Çigong’la nasıl iyileştiğini dinlemiş. Hep aynı şeyleri yaparak (hayatının yarısını) fark yaratamadığını farkedince de Çigong yapmaya karar vermiş. Hergün sadece tek bir egzersiz bile yapsa bu onun rahat uyumasına yardımcı oluyormuş. “Bu bile yeterdi bana!” diyor. Ama faydalarını gördükçe hareketlerin sayısını da süresini de artırmış. Birkaç ay içinde ise tüm hastalıklarından kurtulmuş. Her zamanki “geliyorum” diyen yol arkadaşı “başağrısı” da gidiyorum bile demeden gitmiş.
İyileştikten bu yana ne yaptığını merak ediyoruz. “Kaynayan sudaki tüm kurbağaların zıplamasını istiyorum, bu yüzden heryerde Çigong’un gönüllü tanıtımını yapıyorum” diyerek noktayı koyuyor.