İlaçsız Hastane

Dünyanın En Büyük İlaçsız Hastanesi



Huaxia Zhineng Çigong Kliniği ve Eğitim Merkezi, içinde doktorların, hastaların, Çigong ustalarının, öğrencilerin ve destek veren çalışanların yaşadığı 4000’i aşkın nüfusu olan bir merkez. 1988 yılında Zigachong’da kurulmuş. Daha sonra 1992 yılında eski bir askeri hastanenin yer aldığı Quinhuangdao şehrine taşınmış.

Kurucusu Dr. Pang Ming, hem doğu hem de batı tıbbının saygıdeğer doktorlarından biri ve aynı zamanda büyük Çigong ustası.

Dr. Pang Ming

Dr. Pang Ming

Bu ilaçsız hastane Çin’de gelmiş geçmiş en büyük hastane olarak kabul ediliyor. Merkezin içinde ilaç kullanılmıyor ve özel bir diyet uygulanmıyor. Kullanılan tek şey bol egzersiz, sevgi ve Çi enerjisi. Çin hükümetince yasal olarak kabul edilen ve ticari amaç gütmeyen bir merkez. Açık kaldığı süre boyunca 180 değişik hastalık türü üzerinde %95 oranında başarı sağlayarak çalışmalarını sürdürmüş.

Master Luke Chan

Master Luke Chan

1995 yılında, bu hastanede tedavi olup iyileşenlere ulaşmayı hedefleyen Usta Luke Chan, bizzat merkezde yaşamaya başlayarak herşeyi döküm haline getirmeye başlamış. Bunların arasında hiç iyileşemez denilen kanser hastalarından tutun da  şeker, artirit, felç, ms hastalarına kadar çok çeşitli hastalıkların iyileştiğine şahit olmuş. Çoğu zaman dinlediği hikayeler karşısında göz yaşlarını tutamadığı olmuş. Bunlardan birisi de, bir anne o kadar güçsüzmüş ki, mutfaktaki bıçağı alıp kendi canına kıyacak gücü bile bulamadığı için kendini aç bırakarak ölmeyi denemiş. Ancak 6 ve 11 yaşlarındaki çocukları onu yaşatmak için ellerinden geleni yapmaya çalışınca yaşamaya karar vermiş ve doktorların ümitsiz teşhislerine karşın bu ilaçsız hastaneye gelmek istemiş. Düzenli Çigong uygulamaları ile hastalığını yenmiş ve şükran duyduğu merkezde kendisi de bizzat hoca olarak çalışmaya başlamış.

Merkezde uygulanan ve Çigong tekniği olan Zhineng Çigong metodu bizzat Dr. Pang Ming tarafından geliştirilmiş. Metodun tarihi aslında 5000 sene öncesine dayanıyor.

Merkeze gelen herhangi bir hasta önce bir doktor tarafından muayene ediliyor ve teşhisi konulduktan sonra içinde 40-50 öğrencinin olduğu bir sınıfa konuluyor. Aslına bakarsanız buraya gelen her hasta, kapıdan adımını atar atmaz artık öğrenci sıfatı alıyor. Günde en az 8 saat Çigong eğitimi alan öğrenciler televizyon, haber ve telefondan uzak bir hayat yaşıyorlar. Gücü olan ayakta, gücü olmayan oturarak,  hiç hali olmayan yatarak bile olsa hareketleri düzenli yapmaya özen gösteriyor.

Merkezin 600’den fazla çalışanı var. Bunlardan 30’u batı kökenli doktorlar. Hastanede ilaç kullanılmadığı için eczacı bulunmuyor. Doktorlar da aslına bakarsanız artık öğretmen olarak adlandırılıyor ve sadece çok acil durumlarda rol alıyorlar. Asıl görevleri ise hastaların ilk geldiği anda teşhislerini yapmak, ondan sonra da düzenli olarak gelişmeleri takip etmek. Gelişmeleri 4 aşamada kategorilendiriyorlar:

  • Tedavi tamamlandı: Hastalık belirtileri kayboldu, EKG, Ultrasound, X-Ray, CT gibi cihazlar’da herşey normale döndü.
  • Çok etkili: belirtiler büyük ölçüde azaldı ve cihazlardan alınan değerler çok kayda değer.
  • Etkili: Gözle görülür gelişmeler var. Öğrencinin yeme, içme, uyku ve hareketleri düzene girdi.
  • Etkisiz: henüz hiçbir gelişme yok.

 



medicineless hospital china ile ilgili görsel sonucu

Hasta = Öğrenci

Şifacı = Öğretmen

Zhineng Çigong tekniği kullanılarak kronik hastalıkların tedavisindeki başarı 8000 hasta üzerinde %95 olarak tespit edilmiş. Bununla ilgili 1991 yılında resmi bir yayın bulunmaktadır. Bunların %15’i tamamen (1), %38’i çok etkili (2) ve %42 ise etkili (3) şekilde iyileşmişler.

Merkezin kanser tedavisindeki başarısına ilk ilgiyi Alman basını göstermiş ve ultrasona takılı halde Çigong uygulayıcıları tarafından iyileştirilen pek çok hastayı filme almışlar.

Reklam yapmayı politikaları haline getirmeyen merkez, Çin’de pek çok insan tarafından duyulmamış. Ancak buna rağmen 8 milyon kadar Zhineng uygulayıcısı yetiştirmiş ve ağızdan ağıza dolanarak her ay binlerce kişi tarafından ziyaret edilir hale gelmiş. Merkezde elde edilen başarılar tüm Çigong türlerinin önünü açmış ve yaygın bir şekilde Çigong’un tanınmasına olanak sağlamış.

Merkeze gelen kişinin hastalık derecesi ne olursa olsun, asla hasta olarak adlandırılmamış ve öğrenci olarak kabul edilmiş. Neden? Çünkü burada öğrendikleri bir nevi sanat, yaşam enerjisini ustalıkla kullanma sanatı da diyebiliriz. Doktorlardan medet uman hastaların aksine bu öğrenciler kendi kendilerini ve daha sonra da başkalarını iyileştirme sanatını öğreniyorlar. Doktor-Hasta ilişkisinin yerini Usta-Çırak ilişkisi alıyor.

Öğrencinin aylık ödediği rakam 100 TL civarında. Bunun içinde yeme, içme, konaklama dahil. Sanırım dünyadaki en ucuz hastane diyebiliriz. Kendi kendine yeten, ticari amaç gütmeyen, devlet tarafından tanınan ama herhangi bir kurum tarafından parasal katkıda bulunulmayan, gönüllü çabalarla ayakta duran bir hastane.

Peki nasıl bu kadar etkili çalışıyorlar? Çünkü o anda görev yapan pek çok öğretmen, uygulayıcı ve çalışan, bir zamanlar bu kapıdan hasta olarak girmiş ve iyileştikten sonra minnetlerini gönüllü çalışarak sunmaya başlamış. Bazen bir öğretmen, bazen bir sosyal görevli, bazen bir hizmetli, bazen de bir akraba rolüne bürünmüşler hiç düşünmeden… Başarıları ise öğrencilerinin kendi kendilerini iyileştirme yüzdesi olmuş.

Merkezin en etkin kullanım şekli ise grup terapileri olmuş. Odalarda sekizli hatta onaltılı gruplar halinde kalan öğrenciler kendi aralarında çok güçlü bir enerji oluşturup şifanın gücünü artırmışlar. Çünkü herbiri bir zamanlar geldikleri hastanelerden iyileşemez raporlarıyla son çare olarak bu kapılardan girip burada mucizelerle tanışmışlar. Güçlü oldukları tek şey ise hastalıklara karşı birlik olmak olmuş.

Normal hastaneler nasıl okul bitiren tıp öğrencilerini kabul ediyorsa, Merkez de Zhineng Çigong profesyonelleri yetiştirmek üzere okullar açmış. Bunlardan en ünlüsü de Zhineng Çigong Akademisi olmuş. Akademi 1992 yılında açılmış. 2 yıllık eğitimle 30 yaş altı lise mezunlarını eğitmiş. 3 aylık eğitimlerle de bunu kurs olarak herkese açık tutmuş.

Yine diğer hastanelerde nasıl araştırma geliştirme programları varsa, Merkezde de üniversitelerle işbirliği içinde sürdürülen pek çok çalışma yapılmış ve Çigong akademik olarak üniversitelerde yer almaya başlamış. Usta Chan gittiği bir üniversitede Çigong’la tedavi edilen vakalar hakkında bilgi almak isteyince kendisine iki telefon rehberi kalınlığında kocaman kitaplar verilmiş.

Merkezde doktor olsun, usta çırak olsun, yada çalışan hizmetliler olsun herkes görevleri ne olursa olsun istisnasız sabah akşam düzenli Çigong yapıyor. Merkez yılın 10 ayı açık, çünkü ısıtma imkanı olmadığı için senenin 2 ayı çetin kış yaşıyor.

Dr. Pang Ming hayatını bu merkezde şifa çalışmalarına adamış ve dünyanın Çigong’a inanması için kanıt istediğini bildiğinden çalışmalarını hiç durmadan devam ettirip her bilgiyi veritabanı olarak saklamış. Çok yaşlandığı için de bunu dünyaya yayma ve bilgiyi paylaşma görevini Usta Chan’e devretmiş.

Usta Chan merkezde 30-40 hasta ile röportaj yapma amacıyla işe koyulmuş. Ancak işe başlar başlamaz etrafını o kadar çok insan sarmış ki sayıyı 100’e çıkarmaya karar vermiş. Önceliği kanser hastalarına vermesine rağmen daha sonra kanserli vakaların iyileşmesi çok sıradan bir hal almaya başlamış ve olabildiğince çok hasta çeşidini incelemeyi tercih etmiş.

Röportaj yaptığı her hastanın hastalıklarını gerçek tıbbi terimlerle anlatmasına şaşırsa da, bunların her birinin Merkez’e gelmeden önce diğer hastanelere gidip oralarda iyileşemez teşhisi konulduklarını hatırlayınca normal karşılamış. Her biriyle sabırlı bir şekilde röportaja koyulmuş. Peki ama hikayenin sahibini görmedikten sonra dinlemişsin neye yarar? Bu sorudan yola çıkarak, dinlediği herkesin de fotoğarafını çekmeyi hedeflemiş.

Önce dinlediklerini hastalıklara göe sınıflandırmış. Ancak bazı hastaların birden fazla rahatsızlığı yendiğini öğrenince bundan vazgeçmiş. Sonra sınıflandırmayı insanların Merkez’de üstlendikleri rollere göre yapmaya karar vermiş (doktor, öğrenci, öğretmen, çalışan, stajer vb…). Sonra bundan da vazgeçip röportaj sırasını tercih etmiş.

Röportajlara geçmeden önce bilmeniz gerek 3 önemli husus var:

  • Röportaja katılan insanların çoğu bizzat bu Merkez’de iyileştiği için, bunların çoğu iyileştirici gücün doğrudan Merkezin kurucusu olan Dr. Pang Ming’den geldiğine inanır. Dr. Pang Ming ise aksine kişilerin tabulaştırılmasına karşıdır. Bunu bir açılış konuşmasında şöyle dile getirir: “benim belli bir miktarda Çi enerjim vardır, sizin de.. Sizleri iyileştiren sadece bendeki Çi olsaydı kuruyup giderdim. Buradaki şifa hepimizin içindeki Çi’nin bir araya gelmesidir.”
  • Burada yer alan mucizelerin çoğu Merkez’de gerçekleştiyse de, Çin’in pek çok yerinde görev alan Çigong uygulayıcılarından, özellikle de Zhineng ustalarından benzer mucizelerin haberleri hep gelmiştir. Çigong çalışmaları sırasında kimi insan Çi enerjini hemen algılayabilmekte, kimi insan ise uzun süren düzenli çalışmalar sornasında bunu pratik haline getirebilmektedir.
    “Kendine yardım edeni Çi yalnız bırakmaz”.
  • Her nekadar burada ölümden dönen mucizevi vakalar yer alsa da, Çigong her insanda %100 etkili olacak diye kesin bir çıkarım yapamayız. Unutmatın ki, hastalık yoktur, hasta vardır.

Peki bu hastanede hiç ölen olmuş mu? Evet olmuş. Hastaların pek çoğu buraya kanserin son evresinde geldiği için, bunların içinde ölenler de olmuş, ama son anlarına kadar güle oynaya, hiç acı çekmeden ve günlük yaşantılarına geri dönerek olmuş bu. Ölenlerin yakınları ise, bu şekilde son yolculuklarını tamamlamalarını sağladıkları için Merkez’e şükranlarını belirtmişler.

Hastanede hocalardan biri öğrencisine Çi verirken “Nasılsın?” diye sormuş. Öğrenci “çok iyiyim, bağırsaklarım güzel çalışıyor” demiş. Hoca “Bu çok iyi” deyip tekrar Çi verip yoluna devam etmiş. Hocanın ardından Usta Chan de hastaya Çi vermeyi denemiş ancak bir gariplik hissetmiş, herşey o kadar da yolunda görünmüyormuş. Hocayı yakalayıp sormuş “Sorun ne?”.

Hoca da demiş ki, “Buraya geldiğinde 4. Safha mide kanseriydi. Buraya gelmekte çok geç kalmış, büyük bir ihtimalle başaramayabilir”.

Usta Chan, “Evet ama yüzünde en ufak bir acı ifadesi yoktu, hatta iyi görünüyor”.

“Sonuçta hala hayatta değil mi? Bu yüzden de hala da ümit var demektir. Çi’ye tepki veriyor, bu iyi birşey. Pek çoğu bu halde dahi kurtulmayı başardı. Onun için de bir umut var”.
Bir umut var! Hocanın öğrencisine olan bu inancı nerden geliyordu. Çünkü o da geçmişte bir zaman o şekilde hayata dönmüştü. Umutsuzca geldiği bu ilaçsız hastanede kendi de şifa bulmuştu.

Şimdi gelin ızdırap, mücadele, galibiyet, cesaret, dostluk, sevgi ve umut dolu gerçek hikayelere bir kulak verelim…

Başarı Hikayeleri