Profesör Meng, soy ağacının bilge Meng Tse zamanları olan 71. Jenerasyona dek uzandığını söylüyor. Hiç şüphe yok ki kendi de bir bilge. Kendisi bir elektronik dehası ve devlet için uydu programında görev almış.
1992’de kemik iliği kanseri olduğunu öğrenmiş. Kanser bacaklarına, karaciğerine ve tüm vücuduna yayılmış. Doktorlar 3-4 ay ömür biçmişler. Pek çok arkadaşı sanki yarın ölecekmiş gibi vedalaşmaya gelmişler. O da onlara ölmediği sürece ölü sayılmayacağını söylemiş. Çok güçlü ve cesur bir insan!
Bu cesareti veren ne olmuş? Bilim insanı olmasına rağmen mucizelere inanırmış. 2 yıl önce Lao-Shi ile ilk münasebetinde beynindeki bir pıhtı iyileşmiş. Kredisini kullandığını düşünüp bir daha ona yardım etmeyeceğini sanmış. Bu yüzden ona mektup yazmış. Hep kasaba kasaba, şehir şehir dolaşan Lao-Shi’nin ne zaman vakit bulup mektubu okuyacağı merak sorusu imiş.
Hiç beklemediği bir zamanda bir gün postayla kendisine bir portakal gelmiş. Protakal Lao-Shi’den geliyormuş. Ardından da 6 uygulayıcı Çi vermek üzere gelmişler. Hiçbir yerini hareket ettiremeyen Meng’e imgeleme yoluyla parmaklarını ve ellerini hareket ettirmeyi öğretmişler. Evrene açılıp, Çi’yi bedenine yüklemeyi başarmış. Liderleri ayrılmadan önce “Mucizeler gerçekleşir, gerçekleşmek zorunda” demiş. Ona kalpten inanarak uğurlamış. Kemoterapiye devam etmiş, kanser onu 3 kez daha yoklamış. 1 yıl önce ise tekrar ortaya çıkmış.
“Çigong’a olan inancınız nasıl sağlam kaldı?”
“Biz bilim insanları kanıt ararız, ben de aynı şekilde yaklaştım. Çi’nin elektronik olaylarla ilgili bağlantısını pek çok deney yaparak çözmüştüm. Mesela bitik pillere verilen Çi ile baterilerin nasıl tekrar şarj edilebildğini gördüm. Pek çok üniversitenin de Merkez’e olan ilgisini yakından takip ediyorum.
Profesör Meng, Usta Chan’e ayrılmadan önce Çi ile ilgili deneylerinden 2 klasör veri teslim etmiş.