1979 yılında evlendikten hemen sonra sağlığı kötüye giden Jing, önce midesiyle başlayıp daha sonra karaciğeri ve akciğerlerinin iflas etmesiyle boğuşurken 2 yıl sonra baba oluvermiş. Bu onu çok mutlu etse de, çocuk doktoru üst dudağın arkasında bir kütle görmüş. Ordan geçen kan damarlarında kanser bulmuşlar.
Normalde bu tarz tümörler normal bir insan için çok büyük bir tehlike oluşturmasa da, küçük çocuk için ameliyat edilemez bir bölgede olması sıkıntı yaratmış. Tümör gün geçtikçe büyümeye başlamış. Gezmedik hastane bırakmamışlar. Doktorlar tümörü dondurma metodundan tutun da lazerle yakma metoduna kadar pek çok yol denemişler ama nafile. Aksine tümörü daha çok uyarıp büyümesine yol açmışlar. Dudakları burnunun altında şişerek burnunu da itmeye başlamış. Çocuğunu kaybedecek diye çok korkmuş.
Peki ya kendi sağlığı? Bunu düşünecek zaman yokmuş. Doktorlar cilt kanseri deseler de umursamamış. Çocuğu bu durumdayken kendi kanser olmuş olmamış, ne önemi varmış.
Çocuğu 10 yaşına geldiğinde tümör o kadar büyümüş ki patlıcan burunlu bir çocuk olmuş. Zorla nefes aldığını gördükçe içi burkuluyormuş. Doktorlar 6 aylık ömrü kaldığını söylemişler.
Bütün aile perişan olmuş. Bir gün bir aile dostu Çigong’dan bahsetmiş. Bütün bu hastaneler çözüm bulalamışken, bu Merkez nasıl çözüm bulsun diye düşünmüşler. Hastanede herşey gözle görülür şekilde yapılıyormuş. Bıçağı, iğnesi, serumu, ilacı.. Çigong denen şeyde gözle görünür hiçbir şey yokmuş. Çi’yi gözle görebiliyor musun? Hayır! Bu yüzden de inandırıcı gelmiyormuş. Bu tavsiyeye kulak asmamışlar.
Zaman geçtikçe, aynı zamanda Çigong uygulayıcısı olan bir arkadaşı onu cesaretlendirmeye çabalamış. Oğluna bu şansı tanımak zorunda olduğunu söylemiş. “Gözle gör yada görme, ya çalışırsa!”.
Arkadaşının içtenliği onu biraz olsun ikna etmiş ve inkar ettiği Çi ile yüz yüze gelmek için Merkez’e yola koyulmuşlar. 24 gün sonunda oğlunun tümörü sadece gerilemekle kalmamış bir yandan da küçülmeye başlamış. Kendisi de buradaki enerjiyle iyileşmeye başlamış ve bisiklet sürebilecek kadar enerjik olmuş. Ziyaretleri Lao-Shi’nin bir eğitim için gelmesiyle tavan yapmış. Tümörleri olanların ayağa kalkmasını ve ellerini o bölgeye koyarak ufalıp yok olduğunu hissetmelerini istemiş. Oğlu ayağa kalkıp elini oraya tuttuğunda mucizevi şekilde tümör yok olup gitmiş. 10 yaşındaki çocuğunun tümörü gitmiş! Evet gitmiş! O kadar sevinçliymiş ki, gayri ihtiyari kendininkine de dokunmuş, o da gitmiş! Rüyada mıyım diye sormuş kendi kendine. Oğluna dokunmuş, yoklamış, gerçekten hiçbir şey yok. Gözyaşları sel olmaya başlamış.
“Gerçekten de öyle bir anda mı yok oldu?” demiş Chan.
“Evet, bir anda, gerçek!”.
“Peki geri gelmedi mi daha sonra?”
“Hayır, sadece küçük lekemsi bir şey kaldı, o da bir daha hiç büyümedi!” demiş Jing.
Merkezde kalıp bir süre çalışmalara katılan Jing’in mevcut tüm rahatsızlıkları da yok olup gitmiş. Bunu sağlayan ise en çok duvar çalışması olmuş. Oğlunun rekoru tek seferde 700! İnanılmaz..
Artık bir hoca olan Jing gülerek “Benimki 1200!” demiş. Hemen Usta Chan’e duvar önünde biraz şov yapmışlar.
“Peki oğlun şimdi ne yapıyor?”
“Artık 17 yaşında, liseye gidiyor. Ben burda hoca olarak kaldım, minnet borcumu böyle ödüyorum. Gelenlerin durumlarını bizden daha iyi anlayan olamaz. Aileme ve sevdiklerime de burdan Çi yolluyorum.”
Jing’in mektup yollar gibi Çi yollaması çok enteresan. Mantık küpü, sadece gördüğüne inanan bir insanın nereden nereye geldiğinin ispatı!